Emre ilk çocuğumuz. Ona bebekliğinden beri çok ilgi gösterdik. Dünyayı tanıyıp öğrenmesi için ona eğitsel değeri olan oyuncaklar aldık, kitaplar aldık, tüm boş zamanlarımızı ayırdık, onu gezilere götürdük ve onun sonu gelmez sorularına sabırla cevaplar verdik. O, çok akıllı, kararlı, meraklı, olgun bir çocuktu. Babası ve ben oğlumuzun geleceğin bilim insanlarından biri olacağını düşünüyor, içten içe gururlanıyorduk. Okumayı yazmayı çabucak sökmüştü, derslerinde başarılı olacağından emindik, yine de özel dersler aldırmayı ihmal etmemiştik. Ne var ki işler sandığımız gibi yolunda gitmedi. Emre şu anda dördüncü sınıfta ve geçen gün çağrıldığımız veli toplantısında öğretmeninin anlattıkları bizi şok etti. Emre’nin sınıfta silik, derse ilgisiz bir görünüm sergilediğini söyledi. Endişe ile onu dinledik ve evde oğlumuzu bir kenara çekip konuşmaya karar verdik. Emre’nin yaşının üzerindeki olgunluğu, olayları gerçek yüzleriyle görebilmesinin sağlayacaktı.
Bize anlattıkları şunlardı:
“Her sabah sınıfa geç kalmadan gidebilmem büyük şans, gecikenleri müdür yardımcısı cezalandırıyor. Öğretmenimiz sınıfa kızgın geliyor ve ilk yaptığı susun demek oluyor. Kımıldamadan, birbirimizle ilgilenmeden yalnızca onu dinlememizi istiyor. Ses çıkarmamamız ve soru sormamamız gerekli sanırım. Çünkü dersi kaynattığımızı sanıyor. Hep aynı kişiler tahtaya kalkıyor. Çünkü onların yazıları güzel. Matematikte problemi hemen çözsem bile tahtada yapma şansım yok. Çünkü benim yazım kötü. Sosyal bilgiler dersini niye koymuşlar, anlamıyorum. İleride ne işime yarar ki? Ezberlediğim yerlerden yazılıda çıkar ve pekiyi alırım işte. Öğretmenimiz gerekli olduğunu söylüyor ama neden, anlamıyorum. O zaman da öğretmene karşı çıkılmaz diyorlar. Sorulara yanlış yanıt verirsem sınıfın önünde azarlanıp rezil oluyorum. Doğru yanıtta ise iyi otur diyor, şımarmamam için sanırım. En iyisi soruları unutmak. Öğretmen çalışkan olun diyor ama bir yandan da bunun hiç olmayacağını söylüyor. Tüm ödevlerimle ilgileniyorsunuz ,evde saat- lerce çalışıyorum. Ama sınıfta yalnızım ve sizden uzakta sanki çok beceriksizim. Arkadaşlarıma soru sormam gerekirse yapamam. Çünkü kimse kimseye yardım etmiyor. Öğretmenimiz bizim uslanmaz ve tembel olduğumuzu düşüyor. Ama belki de bu onun suçu”.
Suç ya da sorun.
Okul ortamı oğlumu değiştirmiş olabilir mi?
Ya da olumlu bir ortamda sonuç daha mı farklı olurdu?
Olumlu bir okul ortamı nasıl olurdu?
Oğlumun anlattıklarından sonra uzun zamandır çözümü düşünüyorum.